Mustafa İÇİL (İÇİL Eğitim ve Danışmanlık)

View Original

EBİTET (Endüstri Bilimleri ve Teknoloji Topluluğu) Dergisi Röportajı

Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Mustafa İçil kimdir?

İstanbul Amerikan Robert Koleji mezunuyum. Ardından üniversite eğitimimi Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde tamamladım ve daha sonra aynı üniversite ve bölümde yüksek lisans yaptım. Üniversite döneminde çeşitli firmalarda stajyer olarak ve yarı zamanlı rollerde çalıştım. Tam zamanlı iş hayatına 1994 yılında atıldım. 1994'den bu yana 11 sene Microsoft, 2 yıl Apple, 7 yıl Google markalarında çeşitli pazarlama rollerinde çalıştım. Google'da en son Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Pazarlama Direktörlüğü rolünü yürütüyordum. 2013 yılında oradan ayrılıp kendi işimi kurdum. Şimdi İÇİL Eğitim ve Danışmanlık şirketimin çatısı altında pazarlama, inovasyon ve dijital dönüşüm alanlarında eğitim ve danışmanlık çalışmaları yürütüyorum.

Dünyanın önde gelen şirketlerinden olan Microsoft da çalıştıktan sonra Apple e geçtiğinizi biliyoruz. Bu tercihinizin sebebini bizimle paylaşabilir misiniz?

Microsoft'un en güzel dönemlerinde 11 sene o firmanın bir parçası olma şansını yakaladım. O süre sonunda, 2005 yılında, kendi işimi kurmak, bir arkadaşımla dijital ajans açmak için Microsoft'dan ayrılmaya karar verdim. İstifa ettikten hemen sonra Apple markasının Pazarlama Müdürlüğü için teklif geldi ve tabii ki bu fırsatı kaçırmak istemedim :) Kendi işimi kurma planlarını ertelemeye karar verdim. 

Son dönemde pazarlamanın dijital ortama geçiş yaptığını görüyoruz. İnternet üzerinden yapılan alışverişin sosyal hayata olan olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir? Neden?

İnternet bir çok servise erişimimizi kolaylaştırıyor. Oturduğumuz yerden alışveriş yapabilmek, ihtiyaçlarımızın ayağımıza gelmesi büyük bir konfor ve zaman kazancı. Olumsuz yönler olarak değil ama gelişime açık yönler olarak baktığımızda, internet halen fiziksel alışverişin sağladığı ürünü görerek, dokunarak ve deneyerek almak gibi bazı avantajları tam olarak karşılamıyor olabilir, ancak başarılı e-ticaret uygulamaları bu iki dünyanın avantajlarını entegre etmeyi çok iyi başarıyor. Bugün Türkiye'deki perakende satışının %3.8'i internet üzerinden gerçekleşiyor, bu rakam Avrupa'da %8 civarında. Bu istatistikler bu alanın halen gelişime çok açık olduğunun en güzel göstergesi.

Sosyal hayattan bahsetmişken, görsel iletişimin bu kadar arttığı ve bu içeriğin en çok mobil cihazlarda tüketildiği günümüzde teknolojinin bu denli hızla gelişmesinin pazarlamaya olan etkisi hakkında bir danışman olarak sizin yorumlarınız nelerdir?

Marka rekabetinin çok yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Hızlı değişen tüketim alışkanlıklar, sürekli çıkan yeni iş modelleri ve gittikçe azalan marka sadakati pazarlamacıların işini zorlaştırıyor ama diğer taraftan yeni pazarlama kanallarını iyi kullanan firmalar müşterileri ile daha sağlıklı bir bağ kuruyor. Günümüzde segmentasyon odaklı pazarlamadan birey odaklı pazarlamaya geçmek çok önemli. Aynı segment grubunun altında olan iki kişi apayrı ihtiyaç ve tercihlere sahip olabiliyor. Dijital kanallar ve büyük veri çok daha kişi odaklı ve hedefli pazarlamaya fırsat veriyor. Yeni pazarlama yaklaşımı veri ve birey odaklı olmalı. 

Dijitalleşme gibi bir çok yenilik ve gelişmeye gebe olan dünyamızda aynı zamanda sürekli artan bir işsizlik oranı da mevcut. Pazarlamanın dijital ortama geçmesi sizce bu oranı nasıl etkiler?

Pazarlama tarafında bir çok firmada pazarlama ekipleri küçük ekiplerle büyük işler başarmaya çalışıyor. Bir çok sektör ve firmada zaten mevcut durumda pazarlama çalışan sayısı ihtiyacının altında. Dijital pazarlama çok sayıda yeni yetkinlik ihtiyaçları da doğurmakta. Bu yüzden dijital pazarlamanın yükselmesi işsizlik değil, aksine yeni iş fırsatları yaratacaktır. Ancak pazarlamadan bağımsız olarak dijital dönüşümün işsizliğe etkisini konuşacak olursak, maalesef bu dönüşümden etkilenecek sektör ve roller olacaktır. Bu sektör özelinde daha detaylıca konuşulması ve adreslenmesi gereken bir konu.

Dünyada ki tüm bu olup bitenlerden sonra Türkiye pazarına gelecek olursak, oturmuş sistemi ve müşteri odaklı hizmet tarzıyla Türkiye e ticaret pazarına girmeyi planlayan Amazon sizce Türkiye pazarında neleri değiştirebilir?

Bu konuda Pazarlamasyon online dergisinde bir yazı paylaşmıştım. Orada yazdıklarımdan bir alıntı yapmak gerekirse, Amazon gibi alanında çok güçlü bir firmanın Türkiye’ye girmesi, e-ticaret pazarında olumlu yönde bir hareketlenme sağlayacaktır. Müşteriler tarafında yaratacağı ek talep ile e-ticaret pazar pastasını büyütürken, aynı zamanda da yaratacağı sağlıklı rekabetle Türkiye’deki e-ticaret hizmetlerinin zenginleşmesine ve gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ancak etki sadece e-ticaret ile kısıtlı kalmayacak. E-ticaret dünyasının önemli bir oyuncusu, hatta lideri olan Amazon, kendisini bu alanla kısıtlamayıp, dijital içerik (Amazon Prime, Amazon Music), bulut bilişim (Amazon Web Services, Amazon Drive), akıllı ev cihazları (Amazon Echo) ve daha birçok alanda yatırım yapmakta. Hatta pilot çalışmasını yaptığı Amazon Go marketleri ile, alışılageldik iş modellerini geleceğin teknolojileriyle yeniden şekillendiriyor. Amazon’un bu girişimleri girdiği pazarda sadece e-ticaret alanında değil birçok alanda dijital dönüşümün katalizörlerinden biri olacağının bir göstergesi.

Son olarak edindiğiniz tecrübeler doğrultusunda kendinize bir nevi hayat felsefesi edindiğiniz bir sloganınız varsa bunu bizimle paylaşır mısınız?

"Alınan riskler alınmayan kararlardan her zaman daha iyidir." - Mustafa İÇİL


Mustafa İÇİL